Uçum, “Demokratik kazanımları koruyarak değişim; değişim zamanlarında yurtsever demokrasinin temel gücü olan halkın demokratik birikimlerini korumak demektir. Türkiye’de halkın iki oy hakkının ve yüzde 50+1 kuralının korunması demokratik birikimin gereğidir” ifadelerini kullandı.
“Demokrasi Hukuku Tam Bağımsızlığın Teminatıdır”
Mehmet Uçum, paylaşımında demokrasiye dair kavramsal çerçeveye ve “yurtsever demokrasinin” niteliklerine değinerek şu mesajı verdi:
“Demokrasi hukuku yurtsever demokrasiye hukuki güvence sağlayan normlara göre işlediğinde tam bağımsızlık hukuksal olarak hayata geçer.”
8 Maddede Yurtsever Demokrasinin Nitelikleri
Uçum’un “Demokrasi Tartışmaları” başlığıyla yaptığı paylaşımda, yurtsever demokrasiyi tanımlayan 8 temel madde şu şekilde sıralandı:
- Milli Egemenliğin Bütünlüğü: Egemenliğin yalnızca halka ait olması gerektiğini vurgulayan Uçum, bürokratik veya kurumsal vesayetlere kapı açılmaması gerektiğini belirtti.
- Vesayetsiz Demokrasi: Cumhuriyet ile demokrasinin bütünleşmesi, halk egemenliğinin tek irade haline gelmesi gerektiği ifade edildi.
- Kuvvetlerin Fonksiyonel Ayrılığı: Kuvvetler ayrılığına kurumsal değil, egemenliğin bir işlevi olarak yaklaşılması gerektiği savunuldu.
- Başkanlık Sistemi Vurgusu: Halk tarafından doğrudan seçilen başkanın yürütme yetkisini taşımasının, demokratik cumhuriyete en uygun model olduğu belirtildi.
- Milli Hukukun Üstünlüğü: Uluslararası hukuk normlarının iç hukuka üstün tutulmaması gerektiği ifade edildi.
- Milli Yargının Belirleyiciliği: Dış yargı mercilerinin, milli yargı karşısında hiyerarşik bir üstünlüğe sahip olmaması gerektiği vurgulandı.
- Demokratik Kazanımları Koruyarak Değişim: %50+1 kuralı ve halkın iki oy hakkının korunması, demokratik birikimin olmazsa olmazı olarak tanımlandı.
- Tam Bağımsızlık Temeli: Egemenlik ve yetki devrinin hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği, milli kimlik ve düzenin korunmasının yurtsever demokrasinin temeli olduğu belirtildi.
Uçum’un bu açıklamaları, son dönemde yeniden gündeme gelen cumhurbaşkanlığı seçim sisteminde “yüzde 50+1” tartışmalarına önemli bir yanıt niteliği taşıyor.